Türkiye'nin kendi bünyesinde yaşadığı temel problemler bile taşeronluğun yan tesirleridir. AKP iktidarı ABD/ İsrail ikilisi için sunuyor ama Türkiye'ye acılar yaşatan PKK terör örgütü bu kontrolünde eylemlerini gerçekleştiriyor. PKK ve AKP'nin ortak kumandası da doğal olarak bu olmaktadır. AKP'nin PKK'ya bugüne kadar verdiği tavizler ve onlara yaptığı açılımların tek açıklaması aynı noktadan işaret almalarıdır. Türkiye'nin gündemi son yıllarda sadece PKK'ya ve terör eylemlerine kilitlenmiş durumdadır. Suriye'de , Libya'da , Mısır'da , Tunus'ta, Irak'ta, Afganistan'da ABD'nin yol haritasına göre oradan oraya koşturan AKP iktidarı söz konusu PKK olunca enerjisini kökünü kazımaya veremediği gibi, PKK'yı içinde bir güç dengesi gibi muhatap alıp meşrulaştırmaktadır.
3 Kasım 2002 tarihinden bu yana bunun birçok somut örneği olduğu gibi, 2009'da başlayan "Kürt Açılımı"meşrulaştırma sürecini zirveye taşımıştır. PKK'nın terör eylemlerini artırması, BDP'nin gün geçtikçe pervasız hale gelmesi AKP iktidarının yarattığı bu atmosferinin bir daha yakalanmayacak bir fırsat olmasından kaynaklanmaktadır. Düşünün %5 oy almış ve PKK'nın siyasi kanadı durumundaki bir BDP, tek başına iktidar koltuğunda oturan AKP ile ana muhalefet partisi CHP'yi çoğu zaman istediği noktaya götürebilmektedir. AKP ve CHP sanki BDP ile rekabet etmeye çalışmakta ve toplumu da bu rekabete alkış tutmaya çağırmaktadır. MHP ise bu sahneyi bozduğu için sürekli onlara göre problem çıkaran parti durumundadır. MHP'de onlar gibi PKK'yı meşrulaştırmada rol alsa, MHP'de onlara göre "çözümcü parti" olacaktır.
PKK, Türk milletine yaşattığı acıyı elini kolunu sallayarak yapmaktadır. Türkiye'nin istihbarat ağının Oslo'daki rezalete figüran edilmesi istihbaratının şimdiki halini göstermekte, Türk Ordusu'nun mücadele gücünü hafifletmek için üzerinde yapılan operasyonlar ordunun moral gücünü zayıflatmakta, emniyet yapısının da malum cemaat tarafından tarumar edilmesi de güvenlik zafiyetine bir sebep teşkil etmektedir.
Türk devlet yapısı AKP tarafından sarsılmıştır. Bu yüzden Türkiye'yi korumakta sıkıntılar yaşanmaktadır.
PKK , bir ili yahut ilçeyi kontrol eder hale gelmiştir. Acı ama gerçek budur. PKK bombalarını o ilden ,bu ile taşımakta devlet mekanizması engelleyici olamamaktadır. MHP Lideri Devlet Bahçeli'de Gaziantep'te düzenlediği basın toplantısında buna vurgu yaparak "Oslo'da dönemin MİT müsteşar yardımcısı tarafından ifade edilen ve partimizin her fırsatta gündeme taşıdığı; şehirlerimize PKK tarafından yerleştirilen bombalar hakkında gerekli açıklamalar yapılmalı ve bu bombaların nerelere koyulduğu izah edilmelidir." demiştir.
AKP iktidarında her türlü tuhaflıklar yaşanmıştır. Türkiye'yi koruyacak devlet mekanizması kimin yanında yer alıyor inanın cevabını bulmakta zorlanıyoruz. PKK işte bu durumu fırsata dönüştürmüş durumdadır.
Suriye'ye akıl yoran, enerji ve zaman harcayan AKP iktidarının PKK ve PKK'yı koruyan unsurlar karşısında nasıl bir duruş sahibi olduğu da yıllardır ortadadır. Küresel taşeronluk yapanların yolu, yine küresel taşeronlarla kesişmektedir. PKK bugün Barzani tarafından değil de, eskiden olduğu gibi Suriye tarafından korunsa idi AKP Beşar Esad ile bu derece kanlı bıçaklı olur muydu? Şuan PKK'yı koruyan Barzani'ye yaptıkları muameleye bakarak cevabını verebilirsiniz.
Türkiye'yi , Türk milletinin menfaatleri için yönetecek kadrolar gelmediği sürece acılar yaşamaya devam edeceğiz. ABD yaktığı ateş üstüne benzini döktükçe dökmektedir. Türkiye'nin bu ateşte yanmaması için herkes sorumluluk paylaşımını yaparak , yangın söndürücü olmalıdır.