Penturk Haber

MHP'li Yalçın: "AKP Müzakere Kabinesi oluştırıyor"

SİYASET

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın 28 Ocak 2013 – Pazartesi günü (Bugün) “Misak-ı Milli’nin kabul edilişinin 93. yıldönümü dolayısıyla” yapmış olduğu yazılı basın açıklaması metni aşağıdadır. „

 Türkiye, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana en badireli günlerini yaşamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çoğunluğa sahip iktidar partisi, açılım adı altında Misak-ı Millî’yi ve Lozan Antlaşması’nı delen yasal düzenlemeler yapmakla meşguldür. Avrupa Birliği uyum anlaşmaları bahanesiyle ana dilde savunma ve eğitim düzenlemeleri yapılmış, Yeni Belediyeler Yasası kabul edilmiştir. Bunları, Türk egemenliğinin hukukî meşruiyetini ortaya koyan anayasa maddelerini değiştirme gayretleri ve başkanlık sistemine dönüş çabaları takip etmektedir. 

Şu sıralar AKP iktidarının açılım yoluna kilometre taşı döşeme çalışmaları, “İmralı canisiyle müzakere parkuru”nda devam etmektedir. İktidarın terörle mücadeleden çark ederek müzakere kulvarına geçmesi açılımın ayrılıkçı unsurlara prim veren tabiatına müncer olmuştur.

Sayın Başbakan’ın, hükümette değişiklik yapmasının amacı da terörle müzakere koşusuna ayak uyduracak bir müzakere kabinesi oluşturmaktır. Böylece, İmralı canisiyle müzakere sürecine ve Sayın Başbakan’ın “tek adam kararları”na uyumlu ve uysal bir Bakanlar manzumesi ortaya çıkmıştır.
AKP Hükümeti’nin politikaları, öteden beri Mütareke Döneminde İstanbul Hükümetinin yaptıklarına benzemektedir. Mütareke günlerinde İstanbul Hükümeti bir takım yersiz kaygılarla müstevli İtilaf Devletlerine teslim olmuştur. Türk vatanını suni parçalara bölecek Sevr projesine boyun eğmiştir. Ama milletin temsilcileri hükümete rağmen millet haklarının çiğnenmesine izin vermemiştir. 

Osmanlı Mebuslar Meclisi, teslimiyetçi hükümete, Türk hükümranlık coğrafyasının sınırlarını tespit eden bir beyanname yayınlayarak cevap vermiştir. İşte bu beyannameye Misak-ı Millî adı verilmiştir. 28 Ocak 1920’de kabul edilen Misak-ı Millî ile kıyamete kadar baki kalacak bir vatan ve coğrafyanın sınırları çizilmiştir. Misak-ı Millî’yi dünyaya ilan eden irade, halkı ortak hedefe sevk eden Millî Mücadele vücuduna da ruh vermiştir.

Misak-ı Millî’yi Birinci TBMM’de de kabul ederek bir milletin bekasını haykıranlar, karşılarındaki ayrılıkçı güçleri ve isyancı güruhu temizlemeyi bilmişlerdir. Bağımsız ve hür bir Türk Devleti, olağanüstü fedakârlıkların, yokluğun, sefaletin ve verilen binlerce şehidin karşılığında teşekkül etmiştir. 

Ancak aradan geçen 93 yılda, küresel aktörlerin beslediği ayrık otları yeniden boy vermiştir. Açılım adı altında AKP hükümetinin yürüttüğü icraat, Misak-ı Millî’nin belirlediği sınırlar içinde bölücü ve ayrılıkçılara yeniden ümit vermiştir. Birliğimize kast eden bölücü terörü yok edebilecek olan devlet, yöneticiler eliyle ayrılıkçı unsurların oyuncağı hâline getirilmiştir. 

Milletin emperyalist güçlere karşı bağımsızlık ilanı demek olan Misak-ı Millî, hasbelkader millet temsilcisi olanlar eliyle kademe kademe yok edilmektedir. Millî misakın yerini gayrimillî müzakere almıştır. Bu bir bölünme ve ayrışma senaryosudur; oyuncuları içeride, suflör ve yönetmenleri dışarıdadır. Geçim derdi, çoluk çocuğun maişetini temin endişesi ve güvenlik kaygısından gözünü açamayan mazlum millet ise seyirci durumuna düşürülmüştür. Halk; barışla, huzurla, yardım paketleriyle ve silahlar sussun edebiyatıyla aldatılmaktadır. 

Kutuplaşma, ayrışma ve bölünmenin; demokrasi, özgürlük ve barış postuna büründürüldüğü 2013 Türkiye’sinde yaşanan bu gelişmeler kaygı vericidir. AKP Hükümeti; işgal yıllarında işbirlikçi hükümetlerin millî hareketi reddettiği gibi, Türk egemenliğini reddetmektedir. Meşru ve kutsal bir varlık davasından ibaret olan Türklük, AKP tarafından halka ırkçılık ve etnik ayrımcılık olarak lanse edilmeye çalışılmaktadır. Misak-ı Millî, onu bu şaşkın bakış açısıyla değerlendirenlere göre ırkçı bir projedir. Açılım kadrosunun penceresinden bakıldığında, son Osmanlı Meclisi de, Birinci TBMM de ırkçıdır. Çünkü Türk yurdunun sınırlarını çizen, Türk milletinin kendi coğrafyasında bağımsız olarak yaşamasını esas alan kararlar, bu iki parlamentonun eseridir.

Türk milletinin bekası için, Osmanlı Meclisi’nde vatansever halk temsilcilerin ortaya koyduğu cesurca çıkışa, bugün de ihtiyaç vardır. Yeniden millî dirilişe ihtiyaç vardır. Misak-ı Milli’yi kabul eden Milli Meclis’in şuurunu canlandırmak elzem hale gelmiştir. 

Milletvekilleri hangi siyasi parti çatısı altında bulunursa bulunsunlar, Türk Devleti’nin bekasını, vatanın bölünmezliğini ve yüce milletimizin birliğini temsil etmektedir. Bugün mecliste milleti temsil eden her vekil, millî birlikten yana cesaretle tavır koymalıdır. Siyasi gelecek ve oy kaygısı bir kenara bırakılmalıdır. Ülkemize yönelik bölücü ve ayrıştırıcı tehdit bertaraf edilinceye; geleceğimiz ve bağımsızlığımız güvence altına alınıncaya dek ortak mücadele sürdürülmelidir. Milletvekili sorumluluğunun, millete verilen söze ve kamuoyu huzurunda edilen yemine bağlılıktan geçtiği unutulmamalıdır.

Ne yazık ki kamuoyu, eğrinin doğru, sağlıklının hasta olarak gösterildiği bir bilgi kirliliğinin ve entelektüel cinnetin etkisi altındadır. Özgürlük ve insan hakları gibi kavramlar saptırılarak, parlamentoyu kutsal kılan Millî Mücadele ruhu iğdiş edilmiştir. Millî hassasiyetlerini yitirmiş bir takım çıkar ve dünya nimeti bağımlıları, Türk milletinin ebedi saadetine inanarak bu uğurda siyaset yapanları hamasetle, eskimiş fikirleri savunmakla suçlamaktadır. Türk kültüründen ve millet sevgisinden beslenen sosyal aidiyet duygusunun açılım sürecine elverişli olmadığını düşünen iktidar ve destekçileri, yerleşik değerlerimize savaş açmıştır. Bunların yerine, Türkiyelilik ve Türkiye vatandaşlığı anlayışı ikame edilmeye çalışılmaktadır. Kardeşlik, barış, huzur ve güvenlik mefhumlarıyla setredilen korkaklık ve tatlı hayat düşkünlüğü; millî haysiyete, bağımsızlık ve bütünlüğün acı ama onurlu bedeline tercih edilmektedir.

Bu durum karşısında; 
Mensubiyet şuuru taşıyan bütün millet temsilcilerini yeminlerinde durmaya, Misak-ı Millî’nin ruhuna uygun tavır almaya çağırıyoruz. Dedelerimizin insanüstü bir mücadeleyle kazandığı bağımsızlığımızı ve hükümranlığımızı ortadan kaldırmaya yönelik müzakere sürecine karşı durmaya davet ediyoruz.
Etnik ayrımcılığı ve ırkçı niyetleri reddeden Misak-ı Millî, Türk milletinin parçası olan bütün unsurların üzerinde ittifak ettiği bir mutabakat metnidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bundan geriye dönüşü bölücülük ve ihanet sayıyoruz. Bugün, teslimiyetçilere ve küresel güç odaklarına karşı atalarımızın en kutsal mirası olan millî anda sahip çıkıyoruz. Misak-ı Millî’nin 93 yıldönümü dolayısıyla atalarımızın ahdinden dönülmesine razı olmayacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.

Bin yıllık kardeşliğimizin bozulmasına asla izin vermeyeceğimizi bir kere daha tekrarlıyoruz. Türk milletini ayrıştırmaya ve devletimizi parçalamaya yönelik etnik köken, dil, din ve mezhep ayrımcılığına dayalı her türlü ihanet senaryosunun, karşısında Milliyetçi Hareket Partisi’ni bulacağını hatırlatıyoruz. 93 yıl önce Millî Meclis’te aldıkları kararlarla yolumuzu aydınlatan kahraman millet temsilcilerinden ilham alarakbağımsızlığımızı, birlik ve beraberliğimizi ne pahasına olursa olsun koruyacağımıza ant içiyoruz.

Misak-ı Millî’nin 93. yıldönümü vesilesiyle, son Osmanlı parlamentosunda düşman tehdidine aldırmadan onu kabul ve ilân eden vatansever milletvekillerini, Millî Mücadele’yi zafere taşıyan Birinci Meclis’in kahramanlarını rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.