Penturk Haber
2013-04-26 02:50:53

Demirtaş’tan müzakere şartları

26 Nisan 2013, 02:50

 AKP iktidarı başta Başbakan Erdoğan ve sonda akil insanlar olmak üzere Türk Milletini “PKK’yı hiçbir taviz vermeden barışa ikna ettiklerine” inandırmaya çalışıyorlar. Ancak, AKP’nin bu propaganda sürecini zora sokan, “barış süreci ortağı” BDP ve PKK’dır. AKP’den gelen her “taviz yok” açıklamasına BDP-PKK’dan “şunlar da olmadan olmaz” cevabı gelmektedir. Örneğin, Nurettin Canikli, “Bu sürecin somut sonucu terör örgütünün tasfiyesidir” derken, Aysel Tuğluk, PKK’nın Türkiye’de “barış geldikten ve silah bıraktıktan” sonra da bir dönem Suriye’de ve İran’da silahlı güç olarak kalacağını, Avrupa’daki örgütsel gücünü muhafaza edeceğini açıklayarak, Türkiye’yi neyin beklediğini bir kez daha ortaya koymuştur. AKP’nin “taviz vermedik” propagandasına en çok destek vermeyi amaçlayan açıklama ise BDP eş başkanı S. Demirtaş’ın Taraf gazetesinde Neşe Düzel’e verdiği demeçtir. Bir siyasetçiden çok bir dışişleri mensubu gibi her cümlenin zihinde 3 defa “Aman AKP’nin taviz vermedik tezine zarar vermesin” diye düşünülerek formüle edildiği anlaşılan bu demeçte bile Demirtaş, AKP’den “hangi tavizleri” almadan “barışın” gelmeyeceğini açıklamıştır.
Demirtaş, Öcalan’ın İmralı tutanaklarında açıkladığı gibi sürecin 3 aşamalı olduğunu söylüyor.
1. aşama geri çekilme 2. aşama yenianayasa ve  3. aşama normalleşme
Demirtaş: “1. aşamadan sonra, Türkiye’nin demokratikleşmesi denilen 2. aşama var. Bu aşamada yasal reformlar ve anayasal değişikler var. Hükümet, demokratikleşme konusunda adım atmak zorunda. Eğer PKK’ya ‘sen geri çekil ve bana fırsat ver. Ben Türkiye’de demokratikleşme yapacağım’ diyorsa.. Ve PKK da buna uyuyorsa.. Şimdi adım atma sırası hükümetindir.” 
AKP Hükümetinden reformları bekledikleri geçiş dönemi anayasasında Demirtaş, “Bütün Türkiye için bölgesel yönetimler önereceğiz. Bir tür özerklik bu... Seçimle iş başına gelen ve yetkileri (egemenliği diye okuyun bundan dolayı özerklik değil federasyon Ü.Ö.) merkezle paylaşan bölge meclisleri bu... Bu bölge meclislerinin içinden de bir tür bölge hükümeti olan bölge yürütmesi çıkıyor. Valinin yerini de seçimle gelen bölge başkanları alıyor. (Erdoğan valiler seçimle gelebilir demişti. Ü.Ö.) Biz parlamentoya anayasa teklifimizi bu şekilde sunduk. Ulusal güvenlik, genel adalet ve savunma, genel bütçe planlama gibi hizmetlerin dışındaki eğitim, sağlık, kültür, turizm bütün hizmet ve yetkiler bu bölge meclislerine ait oluyor.” Şimdi Demirtaş’ın can alıcı cümlesi geliyor: “BİZ BU MODELİ BARIŞ SONRASI İÇİN DEĞİL, BARIŞ İÇİN ÖNERİYORUZ.”
Özetle Demirtaş, Öcalan, PKK ve BDP’nin AKP Hükümetinden beklediği anayasal ve yasal değişikliklerin temelinde federasyonu koyuyor ve ekliyor: “’Türkçe dışında ana dilde eğitim yapılamaz’ diyen bir anayasayı asla kabul edemeyiz. Herkesi Türk olarak kabul eden bir maddeyi de kabul edemeyiz.” 
Demirtaş, Öcalan’ın hapishaneden çıkması ile ilgili olarak şöyle söylüyor: “Öcalan’ın hapiste tutulmasının nedeni Kürt sorununun çözülmemiş olması ve savaşın devam ediyor olmasıydı. Bu koşullar ortadan kalktığında belki cezaevi anlamsızlaşır. Öcalan’ı orada niye tutsunlar ki? Yeterince hapis yatmadı mı? Onbeş yıl yattı.” PKK yöneticileri konusunda da Demirtaş’ın cevabı açık:  “Dönmek isteyenler dönebilir sürecin sonunda bence.” 
1) Öcalan ve Kandil’in “akil insanlar heyeti oluşturulsun” önerisini kabul eden; 
2) Öcalan ve Kandil’in “TBMM konuya el koysun” talebine önce karşı çıkan sonra BDP ile ortak komisyon kurmayı kabul eden; 
3) Öcalan ve Kandil’in “Geri çekilme için yasal düzenleme yapılsın” talebini sonunda kabul edip, İçişleri Bakanlığı ile TSK arasında yetki konusunda düzenleme yapan; 
4) Erdoğan’ın ağzından “devlete karşı işlenen suçların affedilebileceğini” duyuran, 
5) 2023’de eyalet sistemi olabilir diyen Hükümet hâlâ taviz vermeden PKK’yı silah bırakmaya ikna ettiğini ileri sürebiliyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.