- İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş. İki kurt arasında. Bu kurtlardan birisi öfkeyi, ihaneti, hainliği, kıskançlığı, açgözlülüğü, kibiri, hırsı, suçluluğu, aşağılama duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor. Diğeri ise huzuru, ahlakı, umudu, toplumu, hürriyeti, sevgiyi, şahsiyeti, nezaketi, gelişmeyi, ilmi, inancı, ülküyü, dava adamlığını, yardımseverliği, milleti, anlayışı, cömertliği, dostluğu, merhameti ve alçakgönüllülüğü temsil ediyor. Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer bazı insanların içinde.
Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri bilgeye "hangi kurt kazanacak?" diye sordu. Yaşlı bilge hemen cevapladı:
- Beslediğiniz…
Toplum içindeki savaşta böyle bir şeydir. Beslediğimiz kurtların savaşı, toplumun içini olumlu yada olumsuz yönüyle şekillendirmektedir. İnsan neye dikkat eder, neye yoğunlaşırsa onu güçlendirir ve sonra iradesinin hâkimiyetini ona kaptırır.
Bilgenin eğitimde profilini çizdiği kurt tasvirlerine, topluma ayna tuttuğumuz vakit her yerde, her vakit karşılaşmak mümkündür.
Seçtiğiniz saf, içinizdeki hangi kurt profilini yansıtıyorsa, karşınızdaki ile mücadele etmek tabiatın kendi doğallığıdır. Kim ayakta kalmak istiyorsa, kim toplumda hâkimiyetini sürdürmek istiyorsa bu mücadeleyi yapmak zorundadır.
Bir taraf kazanmak için güçlü olan şahsiyetini, karakterini beslemekte, diğer tarafta insan olmanın olumsuz özelliklerini besleyerek kendi zaferini aramaktadır.
Bilgenin kurt tasviri ile anlattığı insanlar arasında mücadele insanoğlu varolduğu günden itibaren sürmekte ve kıyamete kadar da sürecektir.
Kaderin bizi yaşattığı bu zaman diliminde bizler neye inanıyorsak, neyin karakter yansımasını taşıyorsak, o manada içimizde beslediğimiz kurtlara dikkat etmeliyiz.
Toplumun idealizmi adına yön tayin eden fikir sahipleri, özellikle bu konuya oldukça hassas yaklaşmalı ve bilgenin bahsettiği bu iki kurt modelinden kötülüğü temsil edeni içimizde barındırmamalıdır.
Fikrine, davasına, ülküsüne hizmet yapma anlayışında olanlar, bu manada her Ülkücünün yapması gerektiği gibi, içimizde beslememiz gereken Bozkurt modelinin farkında olmalı ve bunun mücadelesini toplum içinde vermelidir.
İnandığımız dava için, çocuklara eğitim veren bilgenin bahsettiği olumlu özelliklerin tamamını yaşayan ve yaşatan bilge lidere bağlılık bu mücadelenin ana merkezidir.
Bu mücadelede karşımıza tehditler, teklifler, iftiralar, yalanlar, hakaretler çıksa da içimizde beslediğimiz bu sadakat asla sapmamalıdır.
Zaten saparsa, kazanan kötülüğün sembolü olan içimizdeki kurt olacak ve onu beslemeye başladığınız anlaşılacaktır.
Allah, içimizdeki iyiliğin, güzelliğin, idealizmin sembolü olan kurtları beslemekten alıkoymasın bizleri…
Doğuştan kötü olanları, iradesi iyiliği uygulamaya zayıf, kötülüğü uygulamaya güçlü olanları gördükçe, karakterli ve şahsiyetli iyilik sembollerini savunmak, sahiplenmek başlıca görevimiz olmalıdır.
Bazılarının içinde beslediği ama maske ile gizlemeye çalıştığı kurt modeli toplumu gafil avlamamalı, idealizmin sahibi olanlar onları güçlü sezgisiyle idrak etmeli, onların karşısında geçilmez bir set kurmalıdır.
Yanımızda gözüküp sırtımızdan hançerleyenleri, yüzümüze gülüp içinden kinleneni, bedeni yanımızda, beyni başka yerde olanları, karakteri davasını herşeye satacak derecede olduğu halde, gerçek dava adamı pozları verenleri, kötülük için fırsat kollayanları, nankörleri, vefasızları, yalancıları, sahte idealizm nutukları atanları ve buna benzer huylarını içinde besleyenleri kendi iklimimizde temizlemeli ve içimizdeki savaşta kazanan bizler olmalıyız.
İyiler ve kötüler toplumun dengesidir, bu denge içinde beslediğine dikkat edenler, onu güçlendirecektir.
Kötü kurtlar karşısında, iyi Bozkurtların her daim kazanması mücadelemizin ana unsuru ve inancıdır.
Biz bu inancı benimseyip, besleyeceğiz ve bilge liderin yolunda bunu toplumda hâkim kılacağız…
Hiçbir tehdit, hiçbir güç bizi bu yoldan asla döndüremeyecektir.
Dönenlere yazıklar olsun, dönmeyenlere de selam olsun…