Penturk Haber
2013-04-23 12:59:12

Açılım, Federasyon ve Misak-ı Milli (4)

23 Nisan 2013, 12:59

 Bu noktada bu yazı dizisinin birincisinde sorduğumuz soruya geri dönelim. PKK ile yeni bir devlet kurmak ve milli-üniter devlet, federal çok milletli devlet lehine tasfiye edilmek istenirken, bu hasta projeyi Türk Milletine satabilmek için bazı kaynaklar Anadolu’da derinden bir kampanya ile “Türkiye, federasyon ile büyüyecek, Kuzey Irak, Suriye’nin kuzeyi Türkiye ile birleşecek. Kosova Türkiye’ye katılacak” propagandası yapılıyor. “Türk Milliyetçileri Türkiye’nin büyümesine, Misak-ı Milli’nin gerçekleşmesine karşı mı?” diye soruluyor. Bu soruya Türk milliyetçileri nasıl bir cevap vermelidirler. 
Öncelikle kabul etmek gerekir ki, Türk Milletine federasyonu kabul ettirmek içinbüyüyeceğiz” söylemi iyi bir psikolojik savaş malzemesidir. Ancak Türk Milletinin tarih içindeki büyümeleri ile şimdi sunulan büyüme arasında büyük üç önemli fark olduğu ortadadır. 
Birinci fark,Türk Milletinin tarih içindeki büyümeleri Türk Milletinin kendi projelerinin bir sonucu olmuştur. Baş aktörü Türk Milletidir. Oysa, şimdi sunulan proje Türk Milletinin projesi değildir. Yukarıda tarihsel arka planı anlatılan büyük bir dış dinamiğin planının sonucudur. Planı yapan, rolleri vermektedir. Türk Milleti, baş aktör değil, figüranlardan birisidir. Tarihte bazen başkalarının yaptığı planlardan da istifade edilerek, büyük atılımlar yapıldığı olmuştur. Ancak bu sefer böyle bir atılım mümkün görünmemektedir. Çünkü, aşağıda sayacağımız diğer iki fark böyle bir gelişmeyi engellemektedir. 
İkinci fark,Türk Milletinin tarihte gerçekleştirdiği büyümeler, var olan devletine ortak alarak, egemenliği paylaşarak gerçekleşmemiştir. Oysa, şimdi büyüme adı altında sunulan proje için Türkiye’nin mevcut sınırları içinde Öcalan, Kuzey Irak’ta Barzani ve Talabani ve Kuzey Suriye’de PYD/PKK Türkiye Cumhuriyetinin ya da yeni ad ile kurulan devletin ortağı olacaklardır. Öcalan ve Barzani/Talabani ile egemenlik paylaşmanın adına büyümek denemez. Bu projedeki büyüme, sahte bir büyümedir. Büyümeden çok, öldüren bir obezleşmedir. Çünkü amaç önce büyüme sağlayıp, Irak ve Suriye’nin bölünmesinden dolayı Arap Dünyasında, Irak ve Suriye’de ortaya çıkan düşmanlığını Türkiye’nin omuzlamasını sağlamak, Barzani, Talabani ve PYD/PKK’ya karşı Araplardan gelecek düşmanlıklara karşı Türkiye’nin kaynakları ve gücü ile bir koruma vermektir. Böylece, Batı Dünyası, iki Arap ülkesinin bölünmesinin manevi yükünü taşımayacak, bu yükü ve kurulan “şimdilik federal Kürdistan’ın” yükünü Türkiye’ye devredecektir. Bu arada Türk Milleti, petrol gelirlerinin sağladığı kaynaklar ile “ucuz benzin” rahatlığı içinde gelişmelere çok olumlu bakabilir. Ancak acısı sonra çıkacaktır.
Üçüncü fark ise Türkiye ile federal bir devlet çatısı altında 20-30 senelik bir süreç içinde demografik, sosyolojik, kültürel, ekonomik bütünleşmesini sağlayacak Büyük Kürdistan’ın Türkiye’den ayrılması olacaktır. Bu adım, Molla Barzani’nin 1960’ta açıkladığı “Asıl hedefimiz Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu’sudur” şeklindeki stratejik hedefine ulaşmasının alt yapısının Türkiye tarafından sağlanmasıdır. Sözde büyümeden sonra bu 30 sene içinde gerçekleşecek bir diğer gelişme, Erbil, Telafer, Kerkük, Halep, Lazkiye Türkmenlerinin federe Kürdistan’dan Türkiye’nin Türk bölgelerine göçe zorlanmaları olacaktır. Bu hat Türksüzleştirilecektir. 
Özetle;Türk Milliyetçileri Türkiye’nin ekonomik, kültürel, politik ve askeri olarak büyümesini,, güçlenmesini, insanlarımızın refahının atmasını, Türk Dünyası başta olmak üzere komşu ülkeler ile ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerini geliştirmesi için mücadele etmektedir ve etmelidir. Ancak, Türk Milliyetçileri, Türk Milletini aldatacak, büyür gibi gösterip, küçülmenin temellerini atacak emperyalist projelerin tuzağına düşmeyecektir. Misak-ı Milli veya diğer projelerin ne zaman, nasıl, hangi şartlar altında gerçekleştirileceğine Türk Milleti kendi senaryolarında karar vermelidir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.