Son Dakika

Yere göğe sığmayan' katliam 'Hocalı

Hocalı katliamı sırasında eşleri, kardeşleri çatışırken çocuklarını ve yeğenlerini alıp kaçan üç kadın, yıllardır hep birlikte bir evde yaşıyor. Esir düşen yakınlarının döneceğine inandıkları için şehit yardımını kabul etmiyorlar.

GÜNDEM 25.02.2015, 14:48 25.02.2015, 14:49
Yere göğe sığmayan' katliam 'Hocalı
 23 yıl önce yaşanan Hocalı katliamında, eli silah tutan erkekler savaşırken kadınlar ve çocuklar, kuşatılmış şehirden tek çıkış yolu olan Ağdam’a kaçmaya çalışıyordu. Yolda türlü işkencelere maruz kaldı, çocukları ve aileleri gözlerinin önünde öldürüldü. O gün Ağdam’a ulaşmayı başaranlardan bir kısmı şimdi Bakü’de. Ancak yeni bir hayat kurmak yerine hâlâ o gün kaybolan yakınlarını bekliyorlar.

48 yaşındaki Reyhan Sefiyova, 23 yıldır ne zaman bir araya gelseler, her gün, her dakika o günü konuştuklarını, unutamadıklarını, sohbetlerinde dönüp dolaşıp bu konuya geldiklerini ve yeniden yaşadıklarını anlatıyor:

“Bir saniyeye bir ömür sığdırmak gibi… O dehşet tasavvur edilemez. Filmlerini yapıyorlar şimdi, ama en iyisini yapsalar bile yaşadıklarımızın yanında zerresi kadar kalıyor.”

‘Bir gün kaçacağımızı biliyorduk, ama bu kadar dehşetlisini beklemiyorduk’

Ağlayarak, duraklayarak anlatıyor Sofiyova. Bu halini fotoğraflamamızı istemiyor:

“Ben daha bekârdım, iki kardeşim evliydi, altı çocuk vardı evimizde. Biz böyle bir kaçışın başımıza geleceğini zaten bekliyorduk, bir gün Hocalı’yı terk etmek zorunda kalacağımızı biliyorduk. Ama bu kadar dehşetli bir vaziyette olmasını beklemiyorduk. Sanki karşımızdakiler insanlık dışı bir varlık gibiydi. En kötü ihtimalle bir gülle atarlar, ölürüz diyorduk, savaştı nihayetinde. Çocukları, kadınları böylesine vahşice katletmelerini beklemiyorduk. Ne tesadüf ki akşama doğru Ermeniler gelirken tabiat da düşmanımıza yardım etti. Bir kar başladı. Biz kaçarken bütün yerler kar olmuştu. Ormana girdiğimizde yolumuzu şaşırdık. Karanlık, yerde iz yok. Her tarafta ağlaşma, herkes yakınını bulmaya çalışıyor. Ermeniler biliyordu ki tek bir yol var, ormandan çıkınca asıl o yolda aileleri toplu olarak öldürdüler. Oradan başka tarafa kaçanlar da yolunu şaşırıp donarak öldü.

Ancak sabah hava açılınca gördük kim ölmüş kim kalmış, yanımızda kim var kim yok… Sanki kimse yok… Sonra bir bir kardeşlerimin çocukları geldi. Kardeşlerim nerede bilmiyordum. O gün annemin de orada öldüğünü hiç bilmiyordum. Göremedim, kaybettim sandım. Çok sonra Ağdam’da gören birini buldum. Kardeşimle kaçarken birbirlerini kaybetmişler, bir tepeliğe gidip ona seslenmiş annem, sesini işittikleri gibi hemen vurmuşlar.”

Ağdam’a ulaştığında sadece kardeşlerinin çocukları vardı yanında. En küçük olanı, bir yaşındaki Servan ölmüştü. Beş yeğeniyle hayata tutundu:

“Servan doğduğunda kar yağıyordu. Karla da gitti… Ben o beş çocuğu kurtardım, büyüttüm diyemem. Onlar da beni kurtardı. Onların varlığı da beni büyüttü, bir teselli oldu. Kardeşlerimin, eşlerinin cesetlerini 20 gün sonra alabildik. Cesetlerin getirilmesinde yabancı gazeteciler çok yardımcı oldu. Ama alınamayanlar da var, uzakta kalanlara ulaşamadılar.”



‘O gece yere göğe sığmayan bir işti’


Kuzeni Ulduz Batiyarova, Hocalı katliamında yaşları bir, beş ve altı olan üç çocuğunu korumaya çalışırken, beş kardeşini, annesini ve babasını kaybetti. Hocalı’nın her gün ateş altında kaldığını, 25 Şubat gecesi de hiçbir erkeğin toprağını bırakıp gitmek istemediğini anlatıyor:

“Büyük kardeşlerim Zahit ve Zahir nöbetteydi. Ben çocuklarla annemdeydim. Yemeğe oturmuşken ‘yemeği bırakın, Ermeniler şehre girdi’ diye eve gelip haber verdiler. Dört bir tarafta tanklar, çocukları mı kaçırayım, annemi mi alayım, kendim mi kaçayım bilemiyorsun, çok çetin bir vaziyetti. Gargar Çayı’na vardığımızda Zahit, tek tek çocukları ve kadınları sırtında taşıyarak karşı tarafa geçirdi. Sonra savaşmaya döndü. Annem yalvardı bizimle gelsin diye ama gelmedi. Bir daha göremedik onu… Ormandan geçerken annemle babamın ayakları soğuktan şişti, yürüyemediler kaldılar orada. Ben çocuklarımı alıp devam etmek zorunda kaldım. Ermeni tuttuğunu öldürüp yüzünü soyuyordu, gözünü çıkarıyordu. Çocuklarımı alıp hızla kaçtım. Çünkü yakaladıkları kızların başına neler… 75 yaşındaki ninemin kafasını soydular. O gece dehşet bir hadiseydi, yere göğe sığmayan bir işti. Sohbet ile baştan sona anlatmam mümkün değil. Canlı şahit olmazsan inanamazsın neler olduğuna, Ağzımı açıp da diyemediğim şeyler…” 

22 yıl oğullarını bekledi


Babasıyla annesi, bir de o sırada onların yanında kalan küçük kardeşi Vüsal esir düştü. Annesini bir hafta sonra bıraktılar ama dili tutulmuştu. 22 yıl daha yaşadı ama hiç konuşmadı. Bahtiyarova, “Vüsal en son anneme ‘karnım aç, üşüyorum’ diye bağırıyordu. Annem, eve döndükten sonra her kapı açıldığında umutla kapıya baktı, kayıp oğulları geldi mi diye bekledi, sonunda dayanamadı öldü” diye anlatıyor bir sene önce kaybettiği annesini.

Babası da 40 gün esirliğin ardından hükümetten aldıkları binlerce dolarlık para karşılığında salıverildi. Hastaneye babalarını almaya gittiklerinde tanıyamadılar:

“Bir baktık ki insan şeklinde olmayan bir adam bize el ediyor. Dişleri yok, ayakları yok, bacakları çürümüş, cılız…”

Babası salıverilmeden önce, gözlerinin önünde oğlu Zahit’e işkenceler yapıldı. O, yine de oğlunu öldürmedikleri için rahatlamıştı ve sonra yıllar boyunca Zahit’in, esir düştükten sonra bir daha görmedikleri Vüsal’ı da alarak kaçmış olabileceğini düşündü. Geri dönmesini bekledi. 

Şehit desteğini kabul etmediler

Ulduz’un kardeşi Cemile de o gece kaçmayı başaranlardan. Cemile ağlamaktan konuşamıyor. Kardeşinin donmuş ayaklarına yapışan çorapları bıçakla ayırdığını zorlukla anlatıyor. Bir de esir düşen dayıları Erhan’ın savaşırken esir alındığını söyleyip, yaşıyor umuduyla bir çağrı yapıyor:

“Dayım dedi ki ‘Ermeniler sizi esir alırsa sizi de vururum sonra kendimi de vururum.’ En büyük silah ondaydı, onu taşıyabilecek cüssede bir o vardı çünkü. Esir alındı. Biz sonra yıllar boyu dayım yokmuş gibi davrandık. Ondan bahsederken biri kim olduğunu, önemli bir savaşçı olduğunu anlar da Ermenilere duyurur, esirlikte öldürürler onu diye korktuk. 20 yıl sonra başladık onu anmaya, düşündük ki bunca yıl haber yoksa ya kaçmıştır ya da öldürülmüştür. Yaşıyorsa ve adını değiştirmediyse belki bu haberi okuyup gelip bizi bulur…” 



Birkaç yıl Ağdam’da kalan bu üç kadın, yanlarına anne babalarını, çocuklarını ve yeğenlerini alarak Bakü’ye geldi. Ailenin erkekleri şehit düştüğü için aylık bağlanacaktı, ancak onlar itiraz etti. Kardeşlerinin, dayılarının öldüğünü kabul etmediler; bir gün döneceklerini söylediler. Devlet de onlara bir hastane bahçesindeki yarı yıkılmış yapıyı gösterdi yerleşmeleri için. 17 yıl önce geldiklerinde camları bile olmayan bu metruk binayı, yaşanacak bir yer haline getirdiler. Kayıpları dönerse kolayca bulsun diye, buradan başka bir yere taşınmadılar.

Hayatlarını değiştiren ve bir daha toparlanamadıkları bu olayda Ermeni milisler kadar, Sovyet ordusuna ve olaylara kayıtsız kalan dünyaya da kızgınlar.

“Bakü’den 20 tane asker geldi, onlar da öldü. Ne bir yardım ne silah... Bütün dünya bize yüz çevirmişti. Ruslar tankı, silahı verdi, Ermeniler öldürdü. Bir yıl sürdü çatışmalar, hiçbir ülke bir şey yapmadı, sanki bunlar olmuyordu” diye kızgınlığını anlatıyor Reyhan Sofiyova.

Cemile de katılıyor kuzenine, “Biz ordunun içinde değildik, orada ne oldu bilmiyoruz, biz yalnız kaçmayı bildik. Ama silah yardımı olmasaydı Ermeniler kentimize giremezdi, bunu yapacak güçleri yoktu” diyor.

Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14