30.03.2017, 22:00

GERİ DÖNÜLMEZ KAVŞAĞA GİRMEK

Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’in, vefatından sonra 06 Temmuz 1997 tarihinde MHP Genel Başkanlığına seçilen Dr. Devlet Bahçeli, 19 yıl 10 ay 23 gündür MHP Genel Başkanıdır.

Bahçeli siyaseti hayatı boyunca “Önce ülkem ve milletim sonra partim” diyerek makam, mevki ve koltuk sevdasında olmadığını göstermiştir. Bu durum Türk milleti tarafından iyi bilinmektedir.

Bahçeli özellikle 2005 yılında alt kimlik, üst kimlik tartışması ile başlayan Kürt sorunu söylemiyle devam eden Habur rezaleti, Oslo ve İmralı görüşmeleri ile geliştirilen, Milli Birlik ve Kardeşlik projesi, Çözüm süreci adı altında 63 akil adamla Türk Milleti ikna edilmeye ve olgunlaştırılmaya çalışılan, Dolmabahçe mutabakatı ile zirveye ulaştırılan, 07 Haziran seçimlerden sonra artan terör olayları sonrası buzdolabına kaldırılan PKK terör örgütü ile yapılan örtülü anlaşmayı, görüşmeleri ve müzakereleri çözülme süreci olarak görmüş ve Milliyetçi Hareket Partisinin Türkiye’ye çok ağır bir faturası olacak bu süreci ne pahasına olursun durdurmaya kararlı olduğunu en üst perdeden söylemiştir. Sürece karşı dik duruşu ve söylediklerinin doğru çıkması Milliyetçi camiada kendisine olan güveni daha da artırmıştır.

Ancak Bahçeli’nin aldığı tüm kritik kararlar sonrasında MHP’nin ağır bedeller ödediğini görmekteyiz. Öncelikle 2002 yılındaki erken seçim kararı ile Meclis dışında kalmış sonra 07 Haziran seçimi akşamı yaptığı açıklama ile erken seçimi işaret etmesi ve koalisyon görüşmelerindeki tavrı neticesinde 01 Kasım seçimlerinde Meclisteki Milletvekili sayısının 80’den 40’a düşmesine neden olmuştur. Kurultay taleplerine kulak tıkamış, kendini ülkücü iradeye teslim etmekten çekinmeyeceğini deklare etmesine rağmen Ülkücü iradenin karşına çıkmamış ve Liderliğini sorgulatır hale getirmiştir. En büyük yanlışı ise Muhalif isimleri kazanmak yerine partiden ihraç ederek kimsenin fikrine değer vermediği izlenimi vermesi olmuştur.  

Daha önceleri Darbelere ve Muhtıralara maruz kalan Türkiye ilk defa halkta hedef alınarak 15 Temmuz gecesi bir kalkışmaya sahne oldu. Bu kalkışmaya ilk tepki tam yerinde ve zamanında Devlet Bahçeli tarafından verildi. Darbeye karşı durulacağını net bir şekilde açıkladı. 15 Temmuz sonrası Milliyetçilik rüzgârı esmeye başladı. Çözüm Sürecinde yasaklanan ve Ülkücülerin neredeyse Milli Şarkısı olan “TÜRKİYEM” tüm yurtta hep bir ağızdan söylenerek Bozkurtlarla sembolleştirildi. Yenikapı ruhu ile geri dönülmez bir kavşaktan dönüldüğünü, 11 Ekim 2016 tarihinde Bahçelinin grup toplantısında “Anayasanın amir hükümlerini özüne ve ruhuna aykırı olarak yorumladığını; Anayasanın vermediği yetkileri kendisinde hak gördüğünü; partili Cumhurbaşkanı gibi davrandığını; tarafsızlığına gölge düşürecek şekilde hareket ettiğini ve yetkisini aştığını; siyasi propagandalara katıldığını, AK Parti lehine oy istediğini; siyasi polemiklere katılmış, fiilen hükümet başkanı gibi hareket ettiğini" ve bu durumun anayasaya uygun haline getirilmesinin uygun olacağını söylemesi üzerine anlamış olduk.  

REFERANDUM SONRASI MİLLİYETÇİ İKTİDAR MI?  

Ne değişmişti de Bahçeli çok sert bir şekilde eleştirip karşı çıktığı Başkanlık sistemini tartışmaya açmıştı bu soru hala cevabını bulamamıştır. Ancak Bahçeli ve çalışma arkadaşları getirilen sistemin Ülke bekası için şart olduğunu vurgulamaktadırlar.

Başkanlık sistemi tartışmaları ilk başlarda MHP’nin TBMM, Evet ancak referandumda Hayır diyeceği yönündeydi hatta Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın bu yönde açıklama bile yapmıştı ki, Bahçeli’nin Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinden ardından MHP’nin tavrının evet olacağı kesinleşti ve MHP’de kınından çıkmaya hazır olan kılıçlar çekildi. Önce Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, İsmail Ok, Nuri Okutan, sonra Kadir Koçdemir TBMM hayır oyu vereceğini açıkladı. MHP önlem olarak İstanbul Milletvekili Arzu Erdem ile oy pusulalarını topladı. En trajik yanı ise Bahçelinin kendi oy pusulasını bile Erdem’e teslim etmesi olmuştur. Sonrasında Eski Ülkü Ocakları Başkanı Atilla Kaya Genel Başkan yardımcılığı görevinden istifa ederek Hayır cephesinde eski Ülkü Ocakları Genel Başkanları ile ortak hareket etme kararı aldı.

MHP neden evet dediğini anlatırken Anayasanın ilk dört maddesine dokunulmaması, sorumlu, yargılanabilir ve hesap verebilir bir Cumhurbaşkanı olacağından dolayı destek verileceğini söylerken, Cumhurbaşkanının görevleri, yetkileri kısmı ile ilgili olarak hiçbir açıklamada bulunmaması aslında MHP’nin Anayasa metninden çok memnun olmadığı ve maddeler üzerinden değil beka sorunu üzerinden kampanyasını yürütmesinden anlaşılmaktadır.  

MHP’li Muhaliflerin oluşturduğu Hayır cephesinde ise alanlarında uzman olan stratejistler ile Anayasa Hukukçularından oluşan ekipleri ile oylanacak Anayasa Metninin Ülkeyi Eyaletlere ayırarak, bölünme sürecine götüreceği ve Tek adam rejiminin ülkeye dayatılmak istendiği, antidemokratik yöntemler kullanılarak yasal haklarının ellerinden alınacağını anlatarak hayır cephesinin etkin olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Referandumdan ne çıkar bilemem ancak 15 Temmuz sonrası esmeye başlayan ve hızını giderek arttıran milliyetçilik akımını sürükleyebilecek bir söylem geliştirilmesi halinde Milliyetçi bir iktidarın olması kaçınılmazdır. Özellikle 18-25 yaş aralığındaki genç nüfus Milliyetçilik konusunda çok hassas bir duruş sergilemektedir. Gençler her ne kadar duyarsız ve umursamaz gözükse bile Mustafa Kemal Atatürk’ün “Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” sözünün gereğini yerine getirmekten çekinmeyecek, Muhtaç olduğu kudretin damarlarındaki asil kanda olduğu hatırlayarak vatanını canı pahasına koruyacaktır.

MHP bir an önce yekvücut olmak zorundadır. Ayrışmaya, ayrılmaya ve bölünmeye gitmemelidir. 1992 yılındaki acı tecrübenin ülkücü camiaya faturası tam olarak tespit edilememiştir. Asıl MHP’nin dağılması veya bölünmesi ülke bekası için en büyük tehlikelerden birisidir. Bir an önce MHP’nin ak saçlıları, taş medreselileri ve tabutluklarda işkence gören, bu dava uğrana bedel ödeyenler camiayı bir araya getirmeli ve MHP tek başına iktidara veya Cumhurbaşkanlığı Makamına getirmelidir. Yoksa kaybedilen 15 senenin hesabı ödenmeden kapatılacaktır.

2002 yılındaki Türkiye’nin yönü batıya dönük, geleceğe umutla bakan, terör örgütü kımıldayamaz ve nefes alamaz duruma getirilmiş, dış politikada sözü dinlenen saygın bir devlet anlayışı var iken 2017 yılında pusulasını kaybetmiş, rotasını şaşırmış hangi yöne savrulacağı belli olmayan, içeride ve dışardaki tüm politikaları çökmüş yalnızlaştırılmış, Suriye batağına saplanmış bir Türkiye var bu sorunu sadece ve sadece Türk Milliyetçilerinin feraset sahibi yetiştirilmiş Ülkücü kadroları çözer.  Bunun bilinci ile bir an önce toparlanmalı ve “Önce Ülkem ve Milletim” anlayışının zaferi kutlanmalıdır. 

Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13